Aramızdan Ayrılanlar

KAYBETTİKLERİMİZ
KAYBETTİKLERİMİZ
Çağrı Güler Mustafa Baykut M. Ali Güneş Urus Kemal Gülsüm Çakıl Ayşe Ibrık Hüsne Zorkun Bağdat Elmas Emine Güler Dursun Sivri Havva Rande Cennet Mağara Hüsne Berk Hortlu Hacı Vakkas Kaya Kazakçı Yusuf Yusuf Kırıcı Mustafa Dinler Semerci Durdu Emine Yarbaş Mercen Yıldızlı Mahmut Ali Sultan Karagöz Elif Dolgun Ramazan ve Ülkü D.Şehitleri Emine Kozak Ambarcı Elif Doruk Ali Fatık Onaran Ahmet Dinler Osman Ahmet Zeynep Gök Hasan Dilbaz Hanifi Kekil Mısto Hüseyin Ömer Çirkin Zeynep Nurhak Sinan Dolgun Azzıkçı Ali Hava Kekeç Ümmusün Mehmet H.Kökenöz Ayşe Kökü Hanım Tükel Mehmet Aygörmez Elif Aygörmez Ayak Cuma Mehmet Yalçın Hatice Sarıaltun Beser Mustafa Recep Mehmet İmam Cuma Ayşe Kınalı Mehmet Koca Ayşe Karabıyık Ayşe Demir Nalbant Hasan Ahmet İğde Bömrklü Onbaşı Mehmet Havuç H.Temizyürek M.Onaran E.Çetinkaya Cengiz Sümbül Fatma Berker U.Ahmet Gök Fatih Yakar ve Eşi Hasan Arı ve Eşi M.Ali Arı Hatice Yıldızlı Fahri Yıldızlı İsrafil Yıldızlı Abdurahman Çolak ve Eşi Alırza Ünal Kızı emine Mehmet Kardeş ve Eşi Akif Kuş Fatma ve Merve Koca Furkan ve Nursel Mehmet Dilik ve Eşi Ayşe Dilik Teslime Dilik Ayşe Dilik Salman Malkoç Beser Malkoç Fadime Malkoç Esin Malkoç Beser Mıstık Kasım Zorkun Duran Tekin İbrahim Kozak Nurgül Kozak Canan Kozak Cansu Kozak Enes Kozak Edanur Çalışkan Elif Yeşil Emre Çalışkan Gülsüm Çalışkan Hatice Sivri İsa Filiz Mehmet Canlı Mehmet Çadır Muzaffer Deşir Nursel Hasırcı Ramazan Kırıcı Salman Erinci Yakup Zorkun Yusuf Kelle LİNK ADI Cahal Berk Ebili Berk Mehmet Berk Ökkeş Berk Mıstık Berk Ayşe Berk Selver Berk

17 Eyl 2014

YAŞANMIŞ GERÇEKLER 02

      Cerit gençleri eskiden Cuma geceleri evlerin bacalarından torba salındırırlar. Hane sahibi torbaya bastık, sucuk, ceviz, tarhana ve meyve gibi yiyecekler koyar. Bacada bekleyen gençler torbayı yukarı çeker. Torbadaki yiyecekleri kendi aralarında paylaşır yerlerdi. Mahalle evlerinin bacaları tek, tek gezilirdi. Yine bir evin bacasına gelip torbayı salındırırlar. Baba çocuklara “Siz bunları oyalayın, ben geliyorum.” der. Ve ağıla iner. Bir tepsi davar zibili getirir.
      Torbanın içine koyar, torbayı yukarı çekerler. Torbanın içi davar zibili dolu. Bacaya eğilerek “Allah senin iki gözünü alsın” derler. “Torbaya koyduğun zibil senin ağzına burnuna dola.” derler. Bu sözleri duyan adam yaptığına pişman olur. Acele dışarı çıkar. Ev iki katlıdır. 0n saniye içinde evin etrafını dolaşır. Damdan ne inen ne çıkan var, çevrede kimse yok. Adam şaşırır. Yüksek sesle “Kimsiniz Nerdesiniz? Gelin, yaptığıma pişman oldum. İsteğinizi fazlasıyla vereyim de halelleşelim.” der. Çağrılarına cevap alamaz. O kişiler çoktan kaybolmuşlar.
      Birkaç yıl içinde adamın iki gözü görmez olur. Doktora götürürler, meseleyi anlatırlar. Doktor şaşırır, “Olmaz öyle şey. Kimmiş o adamlar bedduadan adam kör olur mu?” der. Göz damarları kurumuş buna çare yok. Böyle yaşamaya alışacak götürün.” der. Adam üç beş yıl böyle yaşadı. Bir gün sabah namazına kalktığında dışarı lavaboya giderken hangi yöne gittiğini bilmez kapıdan aşağı ağıla düşer.
       Çırpınarak davarın zibiline karışır. Ağzı burnu zibil dolar. Oracıkta hayatını kaybeder. Aile; “Bacamıza torba salındıran kişilerin bedduası tuttu.” derler. Sevgili okuyucular, siz bunu bir hikâye sanmayın. Kimsenin bedduasın almayın. Ben bu olayı bizzat ailesinden birinden dinledim olayı bilenler var. Mahallenin birinde yaşanmış gerçek bir olaydır...
        BEN DE SİZE EDERİM:
       Derviş Ali Aksu’da misafir sahibi sayılan sevilen birazda saf muhterem bir insandır. Maraş’tan bir vatandaşın arazi keşfine bir bayan hâkim gelir, keşfini yapar. Derviş Ali’nin evine misafir olurlar. Yiyip içtikten sonra hâkim hanım “Ali amca her şey için teşekkür ederiz.” der. Ali amca “Kızım ben de size ederim, ben de size ederim.” diye tekrarlar. Hâkim şaşırır. Etrafındakilere bakarak “Bu amcamız ne demek istedi.” der. Orada bulunanlardan “Efendim sizin ettiğiniz teşekkürün karşılığına kendisi de teşekkür etmek istedi.” derler. Kendisi çok muhterem sayılan sevilen misafir perver bir insandı...
        BEN DE SİZE KURBANIM:
       Adamın lakabı Ateş dir. Kışın evlerde su olmadığı için sığırlarını sulamaya pınara götürür. Pınarın Yakınında çul çuval dokuyan iki bayan üşümüşler birinin adı Fadime’dir. Çardakta ekmek sacının üzerine ateş yakıp ısınıyorlarmış. O kadar üşümüşler ki Kadınlar “Uy ateş kurbanım sana.” “Hissemiz kadar ne bu dünyada, vaz geçeriz ne öbür dünyada senden vazgeçmeyiz.” derler. Bunu duyan ateş lakaplı kişi “Uy Fadime ben de size kurbanım. Ben de sizden vazgeçmem.” der. Bu sözü duyan hanımlar “Bire adı batası biz sana mı dedik?” deyince adam “Ne fark eder. Ha o ateş, ha ben ateş.” der. Yıllardır bu laf her zaman söylenir...
        BEYİ NEREDE?
       Bir vatandaşın hanımı rahatsızlanır.
 Kahramanmaraş’a doktora götürür. Hastayı hastaneye yatırır. Doktor “hastanın beyi nerde?” der. Adam “Hocam bir bakayım.” deyip hastanede bey arar bulamaz. Geri gelir “Hocam bey bir ilaç ismi mi?” der. Doktor “Adam sen neden bahsedersin. Hanımın kocası kim?” der. “Öyle desene hocam benim buyur.” der. Doktor adamın saf olduğunu anlar. Bu defa hemşire adama “Git çarşıdan bir ördek getir.” der. Adam çarşıya çıkar. Esnaflara ördek sorar.
      Biri “Bende var.” der. Ördeği alır, bir karton kutuya koyar, hastaneye getirir. Hemşire adama “Hani ördek?” der. “Aha getirdim.” deyip. Ördeği ortaya bırakır. Hemşire kızar. “Be adam ben senden canlı ördek istemedim. Hastanın kullanacağı plastik ördek istedim.” der. Adam şaşırır. Hemşireye “Sen ördek istedin, getirdim. Niye kızıyorsun?” der. Hemşire “Çabuk eczaneye git. Hasta için ördek dersen verirler.” der. Adam, gider eczaneden plastik ördeği alır getirir. “Hemşire hanım plastikten de ördek mi olurmuş?” der. Adam hemşireye canlı ördeği de evine götür kes ye der...
        BİR TREN ALIRIM:
       Engizek’li Dıraz lakaplı Duran emmi ile bir arkadaşı çalışmak için Kahramanmaraş’a giderler. Birkaç gün çalışırlar. Kazandıkları üç beş kuruşu evlerinin ihtiyacına harcarlar. Heybelerini omuzlarına atıp bir yük kamyonu ile Narlı’ya gelirler. Ceplerinde para yok ki şoföre vereler. Narlı’dan trene kaçak binerler tirendeki görevli tekmeleyerek trenden indirir. “Sen indirmesen bile zaten biz inecektik.” der. Duran emmi memura döner. “Bu acıyla bana bir tren aldırırsın.” der. Memur“Trene binmeye yol paranız yok. Nasıl tren alacaksınız?” der. “Duran emmi sen orayı karıştırma.” derler...
       BÖREK YEDİĞİ GİBİ:
      Ceritli bir vatandaş Kahramanmaraş’a çalışmaya gider. Çarşı pazar gezerken börek satan birine rastlar. Börekçi “Börek ye, börek ye.” diye çağırır. Adam zaten aç börek tezgâhına yaklaşır. Böreklerden yer. Karnın doyurur. “Hadi bana eyvallah.” der. Börekçi “Böreklerin parasın ver de git.” der. Adam “Oğlum ne parası sen ısrar ettin ben de yedim.” der. Börekçi polis çağırır. Polis gelir “Derdiniz ne?” dediğinde börek satan adam “Efendim saymadım belki on tane böreğimi yedi. Paramı vermeden gidiyor.” deyince, adam polise “Bu adam yalan söylüyor. Kendisi ye diye ısrar etti, ben de yedim.” der. “Neden parasın vermedin?” deyince adam “Oğul param yok, kendisi de bizim eve gelsin istediği kadar börek yesin.” der. Polis “Sen nerelisin?” der.“Cerit’liyim” der. Polis “vay börekçi emmi vay” der. Böreklerin parasını polis öder. Böylece Ceritlinin lakabı da börekçi olarak kalır...
       CAMİDE ÖLEN KARDEŞLER:
      İlçemizin saygın kişilerinden lakapları garip Mehmet Garip Veli, Bu kardeşlerin lakapları gibi kendileri de gariban insanlardı. Kardeşlerin soy isimleri (Kutlu) Garip Mehmet (1918 doğumlu idi) 08 02 1998 tarihinde kurban bayramının 2. günü Cuma namazını kılmak için büyük pınarda abdestini alır Keziban hatun camisine girer üç adım atar ileri gidemez oracıkta ruhu hakka teslim eder.
       Kardeşi Garip Veli Köyümüzün ilk berberlerinden idi. Yıllarca berberliğine devam etti biraz yaşlanınca sanatını oğullarına devretti. Garip Veli (1926 doğumlu idi)
30 Ocak 2010 tarihinde evinde abdestini alır akşam namazını kılmaya Hafızların camisine gider. Caminin çardağında müezzinle karşılaşır oturup sohbet ederler vakit geldiğinde müezzin ezan okumak için minareye çıkar. Garip veli camiye girer. Kardeşi Garip Mehmet gibi içeri üç adım atar ileri gidemez oracıkta ruhu hakka teslim eder. İkisinin de ölüm kaderleri aynıdır. İkisi de kutsal mekânlarda ruhu sahibine teslim ederler. İkisine de Rabbim rahmet eylesin mekânları cennet olsun...
       CEHENNEM’E GİDERSİN:
      Cerit köy düğünlerinde teh çalan komik birisine. Bir hacı amca günah işliyorsun oğlum günah der. Öldüğün zaman cehenneme gidersin.” der. Adam Cehenneme tek başıma mı giderim, yoksa bu toplulukla beraber mi giderim?” der. Hacı amca “Evet, hepiniz beraber gidersiniz.” deyince Adam Hacı amcaya “orada da böyle devam ederse, bu şenlik kimin eline geçer der. Ben o Cehenneme seve, seve giderim.” der. Yaşlı Hacı amca“ adama Allah hayrını versin. Devam et, devam et.” der...
-------------------------------

Hiç yorum yok: