Aramızdan Ayrılanlar

KAYBETTİKLERİMİZ
KAYBETTİKLERİMİZ
Çağrı Güler Mustafa Baykut M. Ali Güneş Urus Kemal Gülsüm Çakıl Ayşe Ibrık Hüsne Zorkun Bağdat Elmas Emine Güler Dursun Sivri Havva Rande Cennet Mağara Hüsne Berk Hortlu Hacı Vakkas Kaya Kazakçı Yusuf Yusuf Kırıcı Mustafa Dinler Semerci Durdu Emine Yarbaş Mercen Yıldızlı Mahmut Ali Sultan Karagöz Elif Dolgun Ramazan ve Ülkü D.Şehitleri Emine Kozak Ambarcı Elif Doruk Ali Fatık Onaran Ahmet Dinler Osman Ahmet Zeynep Gök Hasan Dilbaz Hanifi Kekil Mısto Hüseyin Ömer Çirkin Zeynep Nurhak Sinan Dolgun Azzıkçı Ali Hava Kekeç Ümmusün Mehmet H.Kökenöz Ayşe Kökü Hanım Tükel Mehmet Aygörmez Elif Aygörmez Ayak Cuma Mehmet Yalçın Hatice Sarıaltun Beser Mustafa Recep Mehmet İmam Cuma Ayşe Kınalı Mehmet Koca Ayşe Karabıyık Ayşe Demir Nalbant Hasan Ahmet İğde Bömrklü Onbaşı Mehmet Havuç H.Temizyürek M.Onaran E.Çetinkaya Cengiz Sümbül Fatma Berker U.Ahmet Gök Fatih Yakar ve Eşi Hasan Arı ve Eşi M.Ali Arı Hatice Yıldızlı Fahri Yıldızlı İsrafil Yıldızlı Abdurahman Çolak ve Eşi Alırza Ünal Kızı emine Mehmet Kardeş ve Eşi Akif Kuş Fatma ve Merve Koca Furkan ve Nursel Mehmet Dilik ve Eşi Ayşe Dilik Teslime Dilik Ayşe Dilik Salman Malkoç Beser Malkoç Fadime Malkoç Esin Malkoç Beser Mıstık Kasım Zorkun Duran Tekin İbrahim Kozak Nurgül Kozak Canan Kozak Cansu Kozak Enes Kozak Edanur Çalışkan Elif Yeşil Emre Çalışkan Gülsüm Çalışkan Hatice Sivri İsa Filiz Mehmet Canlı Mehmet Çadır Muzaffer Deşir Nursel Hasırcı Ramazan Kırıcı Salman Erinci Yakup Zorkun Yusuf Kelle LİNK ADI Cahal Berk Ebili Berk Mehmet Berk Ökkeş Berk Mıstık Berk Ayşe Berk Selver Berk

17 Eyl 2014

YAŞANMIŞ GERÇEKLER 04

        ENGİZEK’TE BİR KEÇELİ:
       Cerit’tli bir esnaf. Buğday, arpa, nohut satar. Bir gün dükkâna başı keçeli bir adam gelir. Param yok bana bir ton buğday ver pamuktan gelince borcumu öderim der. Keçeliye “adın ne demez?” nerelisin der adam“Engizek’liyim” der. Keçeli buğdayı alır merkeplerine yükler gider. Esnaf adamın ismini soy ismini bilmez. Deftere Engizek’te bir keçeli yazar. Alacak zamanı geldiğinde keçeli getirip borcunu vermez. Cuma günü sokaklarda keçeli arar. Gördüğü keçeliye bana borcunuz vardı borcunuzu verin der. Kimse borcu üstlenmez. Keçeli’nin ismi yıllarca defterinde kalır. Bir gün defteri önüne alır, borç listesinden Engizek’te bir keçeli ismini bulur. “Meram Engizek’te böyle bir keçeli yokmuş, defterimde ne işin var.” deyip öfkeyle keçelinin üzerini kalınca çizikle çizer. Bir ton buğdayın parasında alamaz..
       EŞŞEKLİK YAPIYORUM:
      Bir amcamız ilkbaharda yaz evine göçer. Sözüm ona bir de merkebi varmış. Evinin bir kenarına merkebine yatacak bir yer yaparken akrabalarından bir bayan gelir “Ede eline sağlık ne yapıyorsun?” deyince “Ne yapayım bacı eşeklik yapıyorum.” der. Kadın “Hele bir daha de.” deyince “Eşeklik yapıyorum eşeklik.” Der. Ede “Sen iyi bir insansın. Eşeklik sana yakışır mı?” der. “Bacı sen yanlış anladın. Üşümesin diye eşeğe yer yapıyorum” der. Bacısı ha! öyle de sene der...
        EKMEK TAŞIN ALTINDA:
       Aksu mahallesinde lakabına Daşo derler muhterem bir dede varıdı. Bu mukallit dedemiz her gün dağda davar otlatırmış. Sözüm ona evinde bir de köpeği varmış. Köpek davara gitmezmiş. Bir gün köpeği zorla davara götürür. Vakit öğle zamanıdır. Daşo dedemiz acıkır. Bir meşe gölgesinin altında azığını yer. Köpek karşısına geçip oturur ekmek bekler. Daşo dedemiz bir parça ekmek alır, üzerine irice bir taş koyar. Köpek tırnaklarıyla ekmeği taşın altından çıkartmaya çalışır. Dedemiz “(…diğim) davara gitmen evde yatarsın ha! Yatana ekmek yok der. Bak işte bir ekmek bir taşın altında kolaysa çıkart ta ye sene.” der...
        EZAN OKUYUP KAÇMIŞ:
       Cerit’li Komik mi komik bir vatandaş. Çarşıdan eve giderken, akşam ezanı okunmak üzereymiş. Acele minareye girer. Ezanı okur, çıkar bir akrabasının evine varır. Akrabası “Az önce ezan okuyan sen değil miydin?” der. “Evet” der. “Neden namazı kılmadın. Senin müezzinlik yapman gerekiyordu.” der. “Akrabam ben ezanı okudum geldim. Camide bir sürü cemaat var biri müezzinlik yapar der...
       FARKINDA DEĞİLMİŞ:
      Adam bir gece odasında uyurken cürüt denen bir böcek durmadan ötüyormuş. Cürütten rahatsız olur bir türlü uyuyamaz. Genelde sol tarafına uyurmuş. Başını kaldırıp sağ yanına dönüp yatar. Cürüt sesini keser. “Adam hanıma hele şükür cürüt sesini kesti der.” Hanım, “Ne Kesmesi ötüyor.” der. “Yastıktan başını kaldırır gerçekten ötüyor. O zaman anlar ki sol kulak ağır işitiyormuş da farkında değilmiş. Böylece sol kulağının duymadığını öğrenmiş olur...
        FİRAR ETMİŞLER:
       Cerit'li iki kafadar İhtiyatlık askerliğine giderler. Birlikleri K.Maraş piyade alayıdır. Bu kafadarlar bir ay sonra askerden firar edip köye gelirler. Anneleri ve babaları “Niye geldiniz?” deyince “Sizleri göresimiz geldi. Dayanamadık, geldik.” derler. Babaları “Çabuk gidin birliğinize teslim olun. Yoksa sizi karakola şikâyet ederim der. Elinizi kolunuzu bağlayıp götürürler.” deyince korkarlar. İki gün sonra gidip birliklerine teslim olurlar. Komutanları “Neredeydiniz?” diye sorar.  “Komutanım! Ailemize gittik.” derler. Temmuz ayının sıcak günleridir. 
       Komutan bunları cezalandırmak için alayda bir elektrik direğine sırt sırta bağlar. 8 saat direkte bağlı kalırlar. Direkte karıncalarda varmış. Karınca ikisini de dalamış sıcak bir yandan derken. Komutan yanlarına gelir. Adamları karınca sarmış terlemişler, suları akıyor. Komutan “Ne güzel sırt sırta vermişsiniz. Size kimsenin gücü yetmez artık.” der. “Komutanım! Estağfur tövbe olsun bir daha firar etmeyiz. Bizi bırak.” derler. Komutan “Peki! Bir daha giderseniz sizi şu gördüğünüz kalın ağaca bağlarım. Ne haliniz varsa görürsünüz.” der. Gidin elbisenizi değişin yemeğinizi yiyin silahlarınızı alın eğitim alanına gidin der...
       GİDERKEN DİNLERİM:
      Komşu köylerden bir vatandaş radyosun tamir için Cerit’e tamirciye getirir. Radyoyu tamir ettirir, radyo tamir edilirken radyo güzel bir türkü söylemeye başlar. Vatandaş “Usta kapat, kapat ben onu giderken dinlerim.” der. Usta“O türkü şimdi biter radyoda kalmaz.” der. Tamir parasını öder yola çıkar. Yolda radyoyu açar. Radyo başka şeyler çalar. Kendi kendine “Usta yaptığını beğendin mi?” der. “Radyoyu acele kapatmadı türkü bitmiş.” der. Aradan zaman geçer. Usta adam ile karşılaşır.“Ustam o gün radyonun söylediği türküyü dinleyemedim.” der. Usta “Ben sana söylemiştim. Radyo programları geçicidir fakat siz bana inanmadınız” der...
        GÖZÜME BAK HELE:
       Ali ile Osman İki akraba yaylaya aldıkları kengeri getirmeye giderler. Kengeri döverler, harallara basarlar. Katır bendeğe çekilir. İkisi, bir haralın birini yüklerler. Diğer tarafı yüklemek için biri yüke Dayak durur, diğeri zorda olsa haralı tek başına katırın sırtına kaldırır. Diğeri yüke dayak duramaz. Katır yükü atar. Ali Osman’a öfkeyle“Gözlerime bak hele.” deyince. Osman “Bakıyorum bakıyorum öteden beri bozarıp geliyor.” der. Adam katırı bırakır Osman'ın peşinden koşar yakalar Osman'a iki vurur. Çok sürmez geri barışırlar. Katırı yükleyip gelirler...
--------------------------------

Hiç yorum yok: