Aramızdan Ayrılanlar

KAYBETTİKLERİMİZ
KAYBETTİKLERİMİZ
Çağrı Güler Mustafa Baykut M. Ali Güneş Urus Kemal Gülsüm Çakıl Ayşe Ibrık Hüsne Zorkun Bağdat Elmas Emine Güler Dursun Sivri Havva Rande Cennet Mağara Hüsne Berk Hortlu Hacı Vakkas Kaya Kazakçı Yusuf Yusuf Kırıcı Mustafa Dinler Semerci Durdu Emine Yarbaş Mercen Yıldızlı Mahmut Ali Sultan Karagöz Elif Dolgun Ramazan ve Ülkü D.Şehitleri Emine Kozak Ambarcı Elif Doruk Ali Fatık Onaran Ahmet Dinler Osman Ahmet Zeynep Gök Hasan Dilbaz Hanifi Kekil Mısto Hüseyin Ömer Çirkin Zeynep Nurhak Sinan Dolgun Azzıkçı Ali Hava Kekeç Ümmusün Mehmet H.Kökenöz Ayşe Kökü Hanım Tükel Mehmet Aygörmez Elif Aygörmez Ayak Cuma Mehmet Yalçın Hatice Sarıaltun Beser Mustafa Recep Mehmet İmam Cuma Ayşe Kınalı Mehmet Koca Ayşe Karabıyık Ayşe Demir Nalbant Hasan Ahmet İğde Bömrklü Onbaşı Mehmet Havuç H.Temizyürek M.Onaran E.Çetinkaya Cengiz Sümbül Fatma Berker U.Ahmet Gök Fatih Yakar ve Eşi Hasan Arı ve Eşi M.Ali Arı Hatice Yıldızlı Fahri Yıldızlı İsrafil Yıldızlı Abdurahman Çolak ve Eşi Alırza Ünal Kızı emine Mehmet Kardeş ve Eşi Akif Kuş Fatma ve Merve Koca Furkan ve Nursel Mehmet Dilik ve Eşi Ayşe Dilik Teslime Dilik Ayşe Dilik Salman Malkoç Beser Malkoç Fadime Malkoç Esin Malkoç Beser Mıstık Kasım Zorkun Duran Tekin İbrahim Kozak Nurgül Kozak Canan Kozak Cansu Kozak Enes Kozak Edanur Çalışkan Elif Yeşil Emre Çalışkan Gülsüm Çalışkan Hatice Sivri İsa Filiz Mehmet Canlı Mehmet Çadır Muzaffer Deşir Nursel Hasırcı Ramazan Kırıcı Salman Erinci Yakup Zorkun Yusuf Kelle LİNK ADI Cahal Berk Ebili Berk Mehmet Berk Ökkeş Berk Mıstık Berk Ayşe Berk Selver Berk

26 Kas 2019

BENİM YAŞADIKLARIM 1

       BÖLÜM (1)
       AİLEM ÇOK FAKİRDİ:
      Köyün mezarlık yakınında iki katlı ahşap bir evimiz vardı. Alt katta sığırlarımız, üst katta biz otururduk. Evimiz çok genişti. Sobamız yoktu. Ocakta büyük odunlar yakarak tüm aile ateşin etrafına toplanır ısınırdık. Beş erkek, üç kız kardeş, anne, baba on baş Horantaydık. Yorganımız çiğitli pamuk, Döşeğimiz terzi kırpıntıları, yastığımız mısır kabuğuydu. Üç beşkardeş üşümeyelim diye bir yorganın altında bir birimize sarılır, tüm aile bir arada yatardık. Köyümüzde elektrik yoktu. Gündüz evimizin dışarıdan ışık alması için kedi girebilecek genişlikte delikten ışıklandırılırdı. Geceleri gazyağı lambası, lastik kırıntıları ve çıra yakarak evimizi aydınlatırdık. Sabahları özel kahvaltı yapmazdık. Akşam yemeğimizden artan kalmışsa sabahleyin onu yerdik. Çayı şekeri bilmezdik. Dağlardan topladığımız bitki çaylarını tavada kaynatır, pekmez katar içerdik.
        Annem çok zaman komşuların ev işlerin yapmaya gider, beni de yanında götürürdü. Köyde su yoktu. Köyün bir tek pınarı vardı. Annem o eve bakraçlarla pınardan su taşırdı. Evin işlerini yapar, akşam olunca ev sahibi anneme bir tepsi tarhana veya bulgur verir. Onu alır “Bu kadarına da şükür. Bugün yine sizleri aç koymadım.” diye sevinirdi…
      ALKOLE BAŞLADIM:
      Bir köylüm ile 1967 yılında Kahramanmaraş’ta bir oda kiraladık. Bir yıl beraber kaldık. Arkadaşım fabrikada çalışıyordu. Ben ayakkabı boyacılığı, hamallık, seyyar satıcılık yapıyordum. Bir gün arkadaşım beni yemeğe götürdü. Lokanta içkiliymiş. Burada içki içiyorlar.Biz niye geldik?” dediğimde “Bizde bir şişe şarap içer gideriz.” dedi. “Ben içmem.” dedimse de ısrar etti. Bir bardak şarap içtim. Kalan şarabı kendisi bitirdi. Çıktı gitti ben peşinden kalktım garson ona sormadı benden para istedi cebinde parası da yokmuş. Şarabın parasını da yemeklerin parasını da bana ödetti. Yarın öbür gün derken alkole alıştım. Baktım uçuruma doğru gidiyorum, arkadaştan uzaklaştım. Alkol için yazdığım beddualı şiirimden bir dörtlük.
.
              Dilerim ocağı söne,
              Bana şarap içirenin.
              Bacasında baykuş döne,
              Bana şarap içirenin.
.
Bu şiirin devamını (Çağlayancerit) isimli şiir kitabımın (19) uncu sayfasından okuyabilirsiniz. Değerli okuyucularım bu olayı sizlere niye anlattım. Ben arkadaşı yanlış seçmişim. Bari siz gençlerimiz arkadaşınızı seçerken dikkat edin. Kendinize iyi arkadaşlar seçin. Kötü arkadaştan uzak durun.
      ACI GÜNLERİM VE YILLARIM:
27 05 1970 Tarihinde Halamın Oğlu Mehmet Vefat etti.
15.06.1972 Tarihinde iki aylık kızımı kaybettim,
18 04 1973 Halam Eşe Andız vefat etti.
23 05 1975 Baba Annem Elif Altun vefat etti.
23 04 1981 Anne Annem Eşe Dinler vefat etti.
13.09.1986 Tarihinde kardeşim Mehmet Ataş’ı trafik
Kazasında kaybettim,
15 09 1987 Mehmet Dayımın eşi Teslime Dinler vefat etti.
19 Kasım 1988 Tarihinde Halamın kocası Süllü Andız vefat etti.
05.05.1989 tarihinde yeğenim Mustafa Ataş’ı trafik
Kazasında hayatını kaybetti
21.05.1989 Tarihinde kalp krizi geçiren yeğenim Yaşar Onaran’ı kaybettim
15 01 1990 Tarihinde Mehmet Dayım vefat etti.
25.01.1996 Tarihinde annemi kaybettim,
14.01.1998 Tarihinde babamı kaybettim,
18.12.2001 Tarihinde torunum Güler Dinler’i kaybettim,
14 06 2002 Tarihinde Yusuf amcam vefat etti.
04 10 2002 Tarihinde Hacı dayımın eşi Eşe vefat etti.
06 07 2003 Tarihinde kayın validem vefat etti.
23 12 2006 Tarihinde Ahmet dayım vefat etti
15.04.2008 Tarihinde dünürüm Mehmet Yalçın vefat etti
16 04 2009 Tarihinde Dayım kızı Eşe Fatma vefat etti.
21.01.2010 Tarihinde ablam Fadime vefat etti,
25 03 2013 Tarihinde Üvey amcamın eşi Cennet Altun vefat etti.
01.04.2013 Tarihinde kayınpeder vefat etti,
11.07.2014 Tarihinde torunum Erdem’i elim bir
Kaza sonucu 7 yaşlarında vefat etti.
09.08.2015 Tarihinde kardeşim Mustafa’nın oğlu Mehmet Ataş vefat etti.
16 01 2015 Tarihinde Ahmet Dayımın eşi Şerif dinler vefat etti.
28 07 2016 Tarihinde Üvey amcam çavuş Mehmet vefat etti.
05 04 2019 Tarihinde Hacı Dayım Vefat etti.
01 03 2021 Tarihinde Mustafa dayım vefat etti.
15 11 2021 Tarihinde Abimin Hanımı Ayşe Ataş vefat etti.
02 12 2021 Tarihinde Abim Ahmet Ataş vefat etti.
     ------------------------------------
09.10.2007 Tarihinde sağ gözümden katarakt
Ameliyatı oldum,
06.05.2008 Tarihinde sol gözümden katarakt
Ameliyatı oldum,
29.11.2010 Tarihinde eşim Gaziantep araştırma
Fakültesinde anjiyo oldu,
31.12.2012 Torunum Ergün çatı kurarken düştü sol
Bileğini kırdı,
17.01.2013 Tarihinde eşim Ayşe Kahramanmaraş
Necip Fazıl Kısakürek şehir hastanesinde safra
kesesinden Ameliyat oldu,
09.03.2016 Tarihinde eşim Ayşe Kahramanmaraş Necip
Fazıl Kısakürek şehir hastanesinde anjiyo oldu.
27 03 2021 Tarihinde eşim Ayşe Mega park hastanesinde
Anjiyo oldu ve kalbe 2 tane siten takıldı...
22.04.1970 Tarihinde eşim apandisit ameliyat oldu,
       ADANA’YA GİDERDİK:
       Elci aracılığı ile köyün yüzde doksanı Çukurova’ya çapa vurmaya, pamuk toplamaya giderdi. Rahmetli anam, ben, kardeşim üç kişi Adana’ya gittik. Köyümüzün yolu yoktu. Yanımıza bir aylık yiyecek erzakımızla, ikii kat yatağımızı merkebe yükleyip köye yirmi beş kilometre uzaklıktaki Haydarlı durağına giderdik. İstasyonda bir hafta tiren beklerdik. Tiren gelir tüm ırgatlar kara vagonlara dolar Bir gece, bir gündüzde Adana’ya varırdık. Otuz gün pamuk toplardık. Adana dönüşümüz gidişimiz gibi maceralı geçerdi. Kamyonlarla Bozlar köyüne gelirdik. Babam iki merkep ile karşı gelir. Birine yükümüzü yükler, diğerine kardeşimle beni bindirir köye gelirdik...
        AYAKKABIM YOKTU:
       Köyümüzde Kocaoğlan diye yaşlı bir kasap vardı. Bu kasap sığır keser, köylü de para olmadığı için harman zamanı ödemek şartıyla buğday ve arpa karşılığı et verirdi. Babam bu kasaba yardım eder, karşılığında sığırın kellesini, ayaklarını ve karının alırdı. Kellenin derisini yüzer, ayaklarımıza çarık yapardı. Yaz kış giyerdik...
        AY TUTULMUŞTU:
       Bazı gecelerde ay tutulurdu. Anama sorardım. “Ayın ışığı neden kayboluyor.” dediğimde “Ay’ı bir yılan yutuyor” derdi. Ay tutulduğunda komşuların kimi tüfek sıkardı, kimi teneke çalardı. Hocalar ilahiler okurlardı. Babam Kur’an-ı kerim okurdu. “Bunlar neden yapılıyor?” dediğimde “Yılan korksun kaçsın ay’ı yutmasın diye yapılıyor.” derlerdi. Bizler de inanırdık.
        ÂŞIKLIK MERAKIM:
       Köyümüzde zamanında göy İbrahim Hüseyin diye bir âşık vardı. Bu âşık saz çalar türkü söylerdi. Âşıktan çok etkilendim. Bende de saz çalma merakı başladı. Sazım yoktu. Evden ceviz çalıp bakkala sattım. Beş kiloluk bir vita yağı aldım. Yağı dereye döktüm. Teneke kutunun üzerine ince bir tahta yapıştırıp, bir kenarına da kol takıp, tenekeyi saz haline getirdim. Tel takıp çalmaya başladım. Bir müddet uğraştım. Sonunda saz çalmayı öğrendim. Biriktirdiğim harçlıklarımı verip kendimi iyi bir saz aldım. Saz çaldığımı duyan köyün bazı örümcek kafalı insanları babama saz çalmanın günah olduğunu, öldüğümde cehennemde yanacağımı söylemişler.
       Babam saz çalmama müsaade etmedi. Babamın korkusundan sazı komşularda saklardım.  Ara sıra eve getirir çalardım. Bugün evde saz çalarken yakalandım.“Nerden aldın o sazı?” dediğinde emanet aldım diye yalan söyledim. “götür sahibine teslim et. Yoksa kırarım, haberin olsun.” dedi. Sazı bir müddet komşularda saklayıp eve getirmedim. Aradan çok zaman geçmedi. Yine yakalandım. “Ben sana saz çalma demedim mi deyip ?” sazımı elimden aldı duvara vurup kırdı. Velhasıl babam bana çocukluğumu rahat yaşatmadı. Ne yaptımsa karşı çıktı...
        BABA DEDİM:
       Çocukluğumda 1957 yıllarında köyümüze katırlarıyla çeşitli kitap satan Darendeliler gelirdi. Köprübaşındaki Karaveli Ali’nin kapısına sergi açarlardı. Kitapların etrafında dolaşır, isimlerin okurdum. Kitap okuma merakımı bilen yaşlı Salman amca “Ali bana baba de sana istediğin kitapları alırım.” dedi. Hiç tereddüt etmeden Salman amcaya “Baba” dedim. Bana dört tane kitap aldı. Kitapları aldım, sevinerek eve geldim. Babam evdeymiş “O kitapları nerden aldın?” dedi.“Salman amcaya baba dedim o aldı.” dediğimde sinirlendi. Kitapları elimden aldı yırttı, ateşe atıp yaktı. Bana da iyi bir dayak attı. Hacı dayımda kitapların olduğunu biliyordum. Dayıma gittim. Dayımdan birkaç kitap aldım. Dayım ile beraber eve geldik. Babam yine evdeydi. Kitapları elimde görünce“Bu defa kime baba dedin?” deyince dayım kimseye baba demedi “Kitapları ben verdim. Okusun sonra alırım.” dedi. Ve iki gecede dayımdan aldığım kitapları okuyup bitirdim.

 

Hiç yorum yok: