Kahramanmaraş’ın Çağlayancerit ilçesinde doğdu. Cerid’in Dabanlı aşiretinden
olup Ataş Veli’nin oğludur. Anası ise Kızıllı aşiretindendir. Okuma yazması
olmayan bir ailenin üçüncü evladı olarak 11 Temmuz 1946’da tarlada dünyaya
gözlerini açar. Baba ekin biçmekte, ana ona hizmet etmektedir dünyaya merhaba
dediğinde. Nüfusa kaydı 8 Şubat 1948 doğumlu olarak geçer. Yokluk ve yoksulluk içinde
geçen bir hayatı olur. Molla Yusuf’un ahşap evinde ilkokula başlar. Henüz
dördüncü sınıfta iken şiir yazmaya başlar. Zor şartlar altında ilkokulu
bitirirse de devamını getiremez. Bu arada dini dersler de alır.
Bu
ara saz çalmayı da öğrenmiştir. Saz çalmanın günah olduğuna inanan babası
harçlıklarını biriktirerek aldığı sazını kırar. Kırgınlık ve kızgınlıkla köyünü terk eder. İnşaat işçiliği, hamallık, ayakkabı
boyacılığı, seyyar satıcılık, fotoğrafçılık gibi bulduğu her işte çalışır.
Yeniden bir saz alıp çalıp söyler, atışmalara katılır. İl il, köy köy dolaşır
tüm bir Anadolu’yu.Anasının çağrılarına
dayanamaz ve köyüne döner. Evlenir. Sonrasında askerlik. Dönüşte yine işsizlik
Çukurova’da pamuk tarlalarında işçilik ve ardından kendi kendine kitaplardan
öğrenilen radyo tamirciliği…
Hayatını artık radyo ve televizyon tamir ederek kazanacaktır.2003’de bilgisayar ve
internet ile tanışır. Aşık Ali kendi adına hazırladığı web sitesi sayesinde sesini
daha geniş kitlelere duyurur. Şiirleri çeşitli dergi ve kitaplarda yer almışsa
da bu eser ozanımızın ilk eseridir. İki
adet kendi adına web sitesi var. www.atasali.com adlı ve http://atasali.blogspot.com/ Halen şiir
yazmaya, devam etmekte. Çağlayancerit’ten ses vermeye devam etmektedir. 5 çocuk
babası, 12 torun sahibidir.
TAKDİM 1. kitap için:
İçinde doğup büyüdüğüm, suyunu içip
sokaklarında adımladığım memleketim Maraş, kahraman olduğu kadar da içli,
duygulu insanların memleketidir aynı zamanda. Neşe ve sevinçlerini olduğu kadar
keder ve üzüntülerini de dile getirir onlar. Kimi bunları ak kâğıda nakış gibi
işlerken kimi de sazının telleri ile haykırır dosta ve düşmana karşı…
Biri şairdir bir diğeri ozan.
Baba yurdu Çağlayancerit’in sesi ve
nefesi Âşık Ali Ataş ise hem şairdir hem de ozan. O okuma yazmayı öğrendiği
günlerden itibaren başlar yazmaya. Cerit’i, Ceritliyi, yokluğu, yoksulluğu,
Çukurova’yı, pamuğu anlatır. Sonra bunları seslendirir sazının tellerinde…
En az memleketim kadar çile
doludur. Yine de merhum babam Topuz Hasan’a oranla şanslıdır. İki yıl gecikmeli
de olsa bir kafa kâğıdı vardır en azından.
Yıllar önce köklerimi araştırmak, Cerid
Türkmenlerinin tarihini ve Çağlayancerit’in öyküsünü kaleme almak için yaptığım
çalışmalar esnasında tanımıştım kendisini. Aslında çocukluk yıllarımdan da az
kıt hatırlıyordum. O yıllarda masa başında radyo ve televizyon yaparken
görmüşlüğüm vardı. Çünkü Maraş’taki öğrencilik yıllarımda sık olmasa da
Çağlayancerit’e gider, köşker ağabeylerim Yusuf ve Mehmet Yakar’ın yanında
soluğu alırdım.
Yüzlerce yıllık kültür değerlerini
yaşatmaya çalışan Ceritli şehre uzak olmanın da verdiği olumsuzlukla zamanın
çok çok gerisinde kalmış kocaman bir köydü o yıllarda. Ulaşım tek bir otobüsle,
bazan kamyonla olurdu. Köşker Yusuf Yakar Ağabeyimin kamyonunun kasasında da
çok yolculuk yapmıştım. Bozlar kısığını geçip Cerit’e girdiğinde sanki eski
zamanlara yolculuk yapmış gibi oluyordu insan. İşte bu yoksulluğu ve sahipsizliği
şu şekilde dile getiriyordu şair ve ozan
Âşık Ali Ataş:
“Sahipsiz kalmış kimsesi
yoktur
Gariptir yaşlısı toyu
Cerid’in
Arazisi dağdır nüfusu çoktur
Yarıklardan akarsuyu Cerid’in
Fakirliği destan olur dillere
Dağılmıştır bayırlara çöllere
Teslim olmuş akrep gibi
ellere
Tükenmez ağası beyi Cerid’in”
İnsan bazan karşılıklı pek görüşmese
de gönülden gönüle giden bir sevgiyi seziyor ve karşılık veriyor. Âşık Ali
Ataş’a karşı da öylesine bir sevgi ve saygı idi hissettiklerim. Uzaktan sevip
saydığım Âşık Ali Ataş’ın kendi adına oluşturduğu internet sitesine elimden
geldiğince katkıda bulundum, destek verdim.
Sayın valimiz M.Niyazi Tanılır’ın
isteği üzerine Yaşar Alparslan hocam ile birlikte kaleme aldığımız “Maraş
Meşhurları” kitabında Âşık Ali Ataş’ın biyografisine isteyerek yer verdik. Vali
Bey şair ve yazarlarımızdan eser yayınlamamış olanları kitaba koymayalım
demişti ama Âşık Ali Ataş’ı bu eserin dışında tutmak da olmazdı. Çünkü o şair
olduğu kadar da ozandı… Web sitesinde yayınladıkları ise eserler dolduracak
denli hacimliydi.
Ve işte vakti zamanı geldi Âşık Ali
Ataş’ımız da ilk eserini yayınlama kararı aldı. Devamının da geleceğine canı
gönülden inanıyorum.
Ve bu güzel esere karınca
kararınca da olsa bir hizmetim olduğu için de onur duyuyorum. Bu imkânı bana
verdiği için de kendisine teşekkür ediyorum. Ve son olarak baba yurdum
Çağlayancerit’i ve Ceritliyi saygı ve sevgi ile selamlıyorum.
Serdar
YAKAR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder