VALİ MEHMET’İN KALEMİNDEN
ÂŞIK ALİ;
Ali Ataş takvimler 11 Temmuz 1946
Perşembe’sini gösterirken Türkiye’nin ve Kahramanmaraş’ın en büyük
köyü olan Çağlayancerit’te annesi ekin tarlasında ekin biçerken dünyaya
getirir. Her nedense Nüfusa 8 Şubat 1948 doğumlu olarak tescil edilir. Burcu
(Aslan)
Âşık Ali Yakın
Komşumuzdu:
Benden büyük olmasına rağmen hep beraber
büyüdük. Aynı mahallede beraber yaşadık ve babalarımızın evleri yan
yanaydı, Küçük yaştan beri hayat hikâyesini anlatacak olsam kesinlikle bu
kitabında yazacağı şiirlere yer kalmayacaktır. Ali mesleği ile ilgi bir eğitim
almadan teknolojinin getirdiği tüm yenilikleri kendi kendine öğrenerek her
konuda kendini yetiştirmiş bir şahsiyettir. Bizim için günümüzde yetişmiş
bir Karacaoğlan, Bir Dadaloğlu, bir Âşık Veysel’dir. Aşık Ali bir
şairdir, yazardır, radyo-televizyon tamircisidir, yeri gelir işçidir
çiftçidir, Elektrik ustasıdır, su tesisatçısıdır, kısacası her
konuda yeteneği olan kendini yetiştirmiş toplumun her kesimine kendini kabul
ettirmiş duayen bir insandır. Bilhassa benim kuşak Âşık Ali’nin şiirleri ve
türküleri ile büyüdük. Birçok şiiri ve türküsü gençler tarafından ezberlenmiş
her Çağlayancerit’linin dilinde her zaman söylenmektedir. Hatta halk arasında
bazı sohbetlerde Âşık Ali’nin dediği gibi şeklinde örneklerde vererek
konuşmaları
Taçlandırırlar. Âşık
Ali’ye merhaba diyerek bir hal hatır sor hemen üzerinize bir şiir kondurur. Bir
şiir kondurur. Evlerimiz birbirine yakın olduğundan bizim eve kendi evlerinden
kablo çekerek bir hoparlör kurmuştu, bu sistemi o tarihlerde (1963 yılında)
kendisi icat etmişti. Kendi evlerinde türkü söylerdi bizde tüm ailece
babamın evinde söylediği türküleri çaldığı plakları dinlerdik. Hatta ben koşar
evine giderdim Ali abi ne olursun “eledim, eledim höllük eledin” türküsünü
merhum Âşık Mahsuni Şerifin “bu tarla susuz tarla, de ha Mehmet emmi” türküsünü
söyle diye ricada bulunurdum.
İlkokula başlar:
O yıllarda köyde resmi okul olmadığı
için, okul binası olarak kullanılan çamur ve taş duvardan yapılı üzeri mertek
ve çapkılarla toprak örtülü ahşap bir evde ilkokula başlar. Ali’nin kalitesiz
bir silgisi, bir kalemi ve bir de defteri vardır. Deftere bir gün önceki
yazdığı dersleri siler defterin aynı sayfasına ikinci günkü derslerini yazar.
Bir defter bir kalemle o yıl okulu bitirir. Köyünde elektrik yok, ders
görecek ayrı bir odası yok. Ali gaz lambası ve çıra ışığında ders çalışır.
İlkokul ile birlikte boş zamanlarında köyün Keziban Hatun Camii fahri imamından
dini dersler alır.
Öğrencilik Yılları:
Âşık Ali gazete ve kitap okumayı çok
sever. Fakat köyde okuyacak ne gazete ne kitap bulabilir. Ağabeyli karakolundan
köye gelen askerler köy muhtarına karagöz isimli gazete getirirler. Köyün o
günkü Muhtarı Salman Engizek okuduğu gazeteleri Ali’ye verir. Ali gecenin
karanlıklarında çam ve çıra ışığında gazete okur. Gazeteleri atmaz ikinci defa
okumak için saklar. O tarihlerde köye katırlarıyla kitap satan Darendeliler
gelir. Âşık Ali’nin kitap alacak parası yok. Sergide kitapların kapak
yazılarını okuduğunu söyler. Âşık Ali’nin okumaya meraklı olduğunu bilen Salman
K. isimli yaşlı adam Ali’ye “bana baba de sana istediğin kitapları
alırım” der. Ali tereddüt etmeden yaşlı adama baba der. Ali’nin istediği
dört tane kitabı alır. Sevinerek eve gelir. Babası evdedir, “kitapları
nerden aldığını sorar.” Salman amcaya baba dedim o aldı deyince babası
sinirlenir. Kitapları elinden alır yırtar ateşe atar yakar. Yaktığı gibi Ali’yi
iyi bir döver.
Dayısında
kitaplar olduğunu biliyordu:
Âşık Ali Hacı dayısına gider.
Dayısından Karacaoğlan, Kerem ile Aslı, Ferhat ile Şirin ve Şah İsmail’in
kitaplarını alır. Dayısıyla beraber eve gelir. Babası yine evde, Ali’nin elinde
kitapları görünce asık suratla “bu defa kime baba dediniz de o
kitapları aldı der.” dayısı,“kimseye baba demedi kitapları ben verdim
okusun sonra alırım” der.” Dayısının verdiği kitapları gece gündüz demeden
baştan sona okur.
Şiir
yazmaya başlar:
İlkokul, yıllarında yazdığı şiirler genelde, Ağıt, Aşk, Beddua, Destan,
Kınama, Sevda, Taşlama, Öğüt, Övgü türüdür. Şiirlerinde genelde
Çağlayancerit’linin ve beraber yaşadığı toplumun Dertlerini anlatır. Şiirleri
köyde birçok genç ve yaşlılar tarafından ezberlenerek zevkle okunur. Annelerin
çocuklarını ninni çalarak büyüttüğü gibi Çağlayancerit’lide Âşık Ali’nin
şiirlerini okuyarak dinleyerek büyür.
Âşık Ali yazdığı
yüzlerce şiirlerinde tek kelime de olsa bölücülükten söz etmez. Şiirlerinin ve
yazdığı yüzlerce şiir ve makalelerinin hiç birinde yabancı kelime
kullanmamıştır. Mümkün olduğu kadar Türkçe kelimeler kullanmaya dikkat
etmiştir. Genelde beraber yaşadığı toplumun kullandığı şiveyi kullanır.
(1959/1967) yılları arasında yazdığı şiirlerini bir defterde toplar. Ne yazık
ki şiir defterini bir Yolculuk sırasında kaybeder. Bu hüznünü her zaman anlatır
ve ben şahsen birkaç kere şahit olmuşumdur. Âşık Ali yinede yılmadan
usanmadan şiir yazmaya devam eder.
Abdurrahim Karakoç’un Hasan’a
Mektuplar isimli bir kitabı eline geçer. Kitap sanki Çağlayancerit’i ve
Cerit’liyi anlatıyordu. O kitabı sayesinde Karakoç Ali’nin ilham kaynağı olur.
Köyde telefon yok.1980/1983 yıllarında Abdurrahim Karakoç ile mektuplaşır. Bir
müddet yazışırlar. Mektupla şiirli atışmalar yaparlar. 1984 yılında köye telefon
gelir bir kaç defa telefon da görüşürler. Karakoç’u şahsen tanımasam da çok iyi
bir şair olduğunu biliyordum der. Büyük üstat Abdurrahim Karakoç 7 6 2012
tarihinde vefat eder. Ölüm haberini alan Ali gözyaşlarına boğulur. Üstadına
ağıt türü şiir yazar yazdığı şiirin bir kıtası şöyle.
Televizyonlarda
alt yazı geçti,
Haber yaramızı derinden
deşti,
Tüm eserleriniz
tarihe geçti,
Ölümün bizleri
üzdü Karakoç.
*
Şiirin devamı (anlatamadım)
2.şiir kitabının 135. Sayfasındadır.
Oyuncaklarını
kendisi yapar:
Âşık Ali yoksullukların
beraberinde getirdiği Perişanlıkla geçen çocukluk yıllarını çok iyi
Hatırladığını söyler. Ali şimdiki çocuklar kadar şanslı olmadığını söyler.
Oynayacak oyuncağı olmazdı. Oyuncaklarını tahtadan, Tenekeden, Kartondan
Kendisi yapar. Fakat babası oyuncaklarla Oynamasına izin vermez,
Oyuncaklarını kırar. Babam evlatlarına karşı çok sert ve baskıcıydı diye
herkese dert yanar.
Tenekeden
Saz Yapar:
Ali’nin babası marangoz ve
ayrıca duvar yapı ustasıdır. Ali malzeme ve alet sıkıntısı çekmez.Babasından
habersiz ilk sazını bir teneke kutusuna kol takıp yüzeyine bir tahta
çivileyerek saz haline getirir. Burgularını yapar perdelerini bağlar tellerini
takar. İki hafta gibi bir sürede saz çalmayı öğrenir.
Ali
Bağ Bahçe İşlerinde Çalışır:
Babası
ile beraber tarlada bağda bahçede çalışır. Babası Ali’ye ara sıra harçlık
verir. Harçlıkları biriktirerek kendine bir saz alır. Çalmaya devam eder.
Ali’nin saz çaldığını duyan gören köyün bazı İnsanları Babasına saz çalmanın
günah olduğunu öldüğünde cehennemde yanacağını söylerler. Bu sözlere inanan
baba Ali’nin saz çalmasına izin vermez. Babasından korkarak bir müddet sazını
komşularda saklar. Ali yinede gizli, gizli saz çalmaya devam eder. Bir gün
sazını komşudan alıp eve getirir. Babası yine evdedir sessizce sazı elinden
alır duvara vurur kırar. Sazının kırılmasına dayanamayan Ali’nin dünyası başına
yıkılır.
O
gece köyünden evinden kaçar:
O
günlerde köyün yolu ve arabası yok. Kahramanmaraş’a gitmek için yakalanırım
Korkusuyla yola gitmez. Çağlayancerit’ten Bozlar,
İstikametine doğru tepeden tepeye on altı saat aç susuz yaya
yürür. Bazı yerlerde kısığın azgın ve soğuk sularını geçerek Köye otuz
Kilometre mesafede olan Malatya kara yoluna varır. Bir yük kamyonuna biner
şoföre ağabey yol param yok beni bedava götürür müsün? Deyince şoför Ali’yi
kamyonun kasasına alır gecenin karanlığında Maraş’a indirir. Maraş’ta kimseyi
tanımaz. Karnı aç cebinde ekmek parası yok. Birilerine sorar buralarda yatacak
yer var mı? Der. Tarif edilen yer saray altı mahallesi. Ali tarif edilen
yere gider gittiğinde bir hancı ile karşılaşır. Ali’nin cebinde ne ekmek parası
nede yatacak han parası vardır. Hancıya derdini anlatır. Hancı Ali’ye bir
haftalığına 60 kuruş ödünç para verir. Ali parayı alır önce bir ekmek 2 domates
alır karnını doyurur. Günlüğü on kuruşa bir müddet bu handa yatar kalkar. Ali
boş gezmeyi sevmez. İnşaatlarda çalışır, hamallık yapar.
Ayakkabı boyacılığı, seyyar
satıcılık ve gazete satar. Yazdığı şiirlerini Matbualarda çoğaltarak çarşıda,
Mahallede satar. Böylece ekmek parasını han parasını kazanır. İlk işi hancıya
olan borcunu öder. Ali olurda sazsız olur mu? Biriktirdiği üç beş kuruş İle
yine bir saz alır. Sazı omzunda şehir, şehir gezerek şiir satar. Ali o
yıllarda iyi bir atışmacı ve taşlamacıdır. Karşılaştığı âşıklarla şairlerle
gözünü kırpmadan Atışmalar yapar. Halk Ali’ye Âşık Mahlasını layık görür.
Bundan sonra Halk arasında Âşık Ali olarak tanınır.
Bakın
kiminle atışır:
Yıl 1967 Maraş’ta şiir satarken
Temmuz’un sıcağında omzunda teyp sırtında Maraş abası başı keçeli ve poşulu
kara şalvarlı kıl çoraplı ham çarıklı birini görür. Usulca yanına sokulur.
İrticalen adama sormaya başlar. Adam kalın sesi ve hoş tavrıyla anında Ali’ye
cevap verir. Ali şaşırır. Atışma bir müddet devam eder. Atışma sonunda Şairin
Abdulvahap Kocaman olduğunu öğrenir. Elini öper Şairden özür diler. Önceleri
adınızı duyardım çok ünlü bir şair olduğunuzu söylerlerdi, fakat sizi
şahsen tanımazdım der. Ve böylece tanışmış olurlar. Teybe kendi sesiyle okuduğu
şiirlerinin kasetlerini satan Kocaman bir kasetini hediye eder. Ali şair’in
hediye ettiği şiir kasetini gözü gibi koruduğunu söyler. Yaptıkları atışmada bir
dörtlüğünde şöyle der.
Âşık Ali Ataş
Kimsin nerden geldin sen
nerelisin?
Sorduğum soruya cevap
ver emmi.
Sıkıntın ne neden böyle
terlersin?
Sorduğum soruya cevap
ver emmi.
*
Büyük şair Ali’ni şiirine şöyle bir
cevap verir.
Abdulvahap Kocaman
Yaşınız genç imiş sizin
ciğerim,
Adana’nın Kadirli
ilçesindenim,
Huyum böyle yazın kışın
terlerim,
Beni eleştirip durma
yeğenim.
*
Şiirin devamı 5.Şiir
kitabı (Düşünüyorum) ‘un 61 ve 62. Sayfasındadır. Şair 14 Ağustos 2005
tarihinde vefat eder. Telefon ile ailesini arar aileye baş sağlığı diler.
Merhuma Allah’tan rahmet diler.
Âşık
Ali Köyüne Döner:
Âşık Türkiye’nin birçok ilini
ilçesini gezer. 1968 Yılında tekrar Maraş’a gelir. Annesi Maraş’a gelip giden
köylülerle evine dönsün diye haber salar. Ali annesini kıramaz geçmişte
babasına olan dargınlıklarını, kırgınlıklarını bir kenara bırakarak Köyüne döner.
Eğer babam sazımı kırmasaydı köyümden ayrılıp Gurbete gitmezdim. Hayatın
zorluklarını çilelerini yaşamasını bilemezdim. Belki de şiir bile yazamazdım
der. Ali sözlerine şöyle devam eder.“Maalesef babama olan evlatlık borcumu
Ödeyemediğimi, Geçmişteki hatalarımı ancak Kendimde baba olunca anladım
der.”Çocukluğunun üzerinden bunca yıllar geçmesine rağmen babasından gördüğü o
günkü baskılar Bu gün bile rüyalarına girer. Çektiğim cefa ve sıkıntılara
rağmen bu gün her şeyimi babama borçluyum der.
Evlenir ve askere gider:
Yıl 1967 o zamanlar nüfus
cüzdanları defter şeklindedir. Soyadının kaba olduğunu düşünerek (ATAŞ) (A)
harfini siler yerine (E) harfini yazar. Fakat bunun suç olduğunu bilmez. 1968
yılında Ali Ateş olarak askere gider. Acemi birliği Sivas temel tepedir. Burada
Yılmaz Güney ile tanışır. 2 ay sonra Tokat’a gider. İhtisas eğitimini Tokat’ta
tamamlar. Tokat’ta Muhlis Akarsu ile tanışır. İki ay sonra dağıtımları çıkar.
Kura çekerler Ali Gaziantep topçu taburuna, Muhlis Akarsu Erzurum Pasinler’e
gidecektir. Gaziantep’in Maraş’a yakınlığı nedeniyle komutan yerlerini
değiştirir. Ali Erzurum Pasinler’e gider. 6 ay sonra bölüğünde onbaşı olmak
ister. İmtihana girer onbaşılığı kazanır. Bölük komutanının postası olarak
askerliğine devam eder.Askerliğin bitmesine dört ay kala tüm alay Kars’ın
Sarıkamış ilçesine taşınır. Kışla binaları inşaat halinde olduğu için askerler
4 ay çadırlarda kalır. Askerde yazdığı şiirleri, bulunduğu il ve
ilçelerin mahalli gazetelerinde yayınlanır. O günkü gazete ve dergileri
hala sakladığını söyler. Ali 24 ay askerlik yapar. Sarıkamış’tan teskere alır.
Memleket’ine döner.
Askerlik
dönüşü işsizdir:
İki yıl Çukurova’da çapa
vurur pamuk toplar. Irgatçılığın zor olduğunu düşünerek kendisine bir sanat
edinmeye karar verir. Elektronik kitaplar ve dergiler alıp okuyarak kısa
zamanda A dan Z ye radyo tamirciliğini öğrenir. Köyde
elektrik yok radyonun lehim işlerini gaz ocağında demir ısıtarak yapar. Kısa
zamanda radyonun iç aletlerini ve dış kabinine varıncaya kadar yenilerini imal
eder. Ali İlkokul mezunu olmasına rağmen çok zeki ve bilgilidir. Elektronik
şemalardan yararlanarak radyo vericisi yapar. Köyde elektrik yok Vericiyi 12
adet büyük pil ile çalıştırır. 25 kilometre mesafelere günde 2 saat
müzik yayını yapar. Cerit halkına ve çevresine kendi türkülerinin yanı sıra
çeşitli sanatçıların türkülerini dinletir. Radyoda isteklere de yer verir. 2000
yılında kendini bilmez bir ispiyoncu tarafından şikâyet edilir.İki yıl
mahkemelerde yargılanır. Ali’nin yaptığı kanunsuz bir iştir. Bilmeden yaptığını
söylese de on beş ay hapislik (1350) Tl. Para cezasına çarptırılır. Ali’nin
sicilinin olmaması beş yıl suç işlememek şartıyla hâkim cezasını erteler.
1984 yılında köye elektrik
gelir. Yine elektronik dergi ve kitaplar okuyarak televizyon tamirciliğini de
öğrenir. Radyo ve televizyon tamirciliği ile evinin geçimini sağlar.
Radyoculuğun yanı sıra fotoğrafçılık ve el işçiliği, elektrik tesisatçılığı, su
tesisatçılığı, Sıvacılık yapar Şair’imizin 35 yıllık iş hayatı vardır. Ustalığı
ile Köyünde ve çevre köylerde ün yapan bir esnaftır, radyocudur, şairdir
Fotoğrafçıdır. Ve daha birçok mahareti olan bir şahsiyettir. Her ne iş
yaptıysa en iyisini yapmıştır. Her konuda yaptığı işlerde Halk’ın takdirini
güvenini beğenisini kazanmıştır.
Âşık Ali eskilerin deyimiyle feleğin çemberinden geçmiş hayatın her
türlü zorluklarını yaşamış, ama eğilmeden bükülmeden kendini ezdirmeden
muhannete muhtaç olmamak için çalışıp tüm zorlukları aşarak bu günlere gelmiş
bir büyüğümüzdür. Teknolojinin getirdiği tüm yenilikleri Çağlayancerit ’de ilk
defa kullanmıştır. Mesela bilgisayar yokken 1983 1985 yıllarında Commadore 64
oyun bilgisayarıyla uğraştığını çok iyi biliyorum. Onunla oyunlar oynar oyunlar
yazardı.
Daha sonra bilgisayar alarak
İşlerini devam ettirmiştir. İlçemizde ilk web sitesini kurmuş ve ilçemizi
dünyaya tanıtmıştır. Ben Çağlayancerit’te yaşamama rağmen Çağlayancerit’te
olan biten haberleri kurduğu web sitesi sayesinden öğreniyorum. Bu insan
Çağlayancerit’in dünyaya açılan bir penceresidir. Yeri doldurulamayan bir
şairdir bir ozan bir yazardır. Gelelim Âşık Ali’nin diğer özelliklerine.
Acıların
Adamı Âşık Ali:
13.Eylül
1986 yılında kendisinden 1 yaş küçük olan kardeşi Mehmet’i bir trafik kazasında
kaybeder.Âşık Ali olurda ölen kardeşine ağıt yazmaz mı? Ağıtın ilk kıtası
şöyle
Vay be seksen altı yılı,
Kara geldin başımıza.
On üç Eylül Cumartesi,
Zehir kattın aşımıza.
*
Şiirin devamı
(İnanmadılar) isimli 3. şiir kitabının 205. sayfasındadır. 18.08.1988 Tarihinde
Kız kardeşi Şerife’nin oğlu yeğeni Yaşar Onaran’ı kaybeder, 05.05.1989
Tarihinde Büyük Abisinin oğlu yeğeni Mustafa Ataş’ı kaybeder. 21.01.2010
Tarihinde ablası Fadime’yi kaybeder. 11.07.2014 Tarihinde torunu
Erdem’i kaybeder. 09.08.2015 Tarihinde Kardeşi Mustafa Ataşın oğlu yeğeni
Mehmet Ataş’ı kaybeder. 25.01.1996 Tarihinde Annesini kaybeder. 14.01.1998
Tarihinde babasını kaybeder. Bizlerde tüm ölmüşlerimize rahmet diliyoruz. Âşık
Ali saygın bir esnaftır.
Şairimizin
Emekliliği gelir:
Bağ-Kur’daki görevli
memur askerlik şubesinden belge ister. Askerlik şubesine gider askere nüfus
cüzdanın verir Bağ-Kur için belge istese de asker vermez. Ali’nin 1967 yılında
yaptığı büyük hata (37) yıl sonra karşısına çıkar. Asker ile tartışırken
komutan askeri ve Ali’yi yanına çağırır mesele anlatılır. Komutan o gün şubede
kayıt yapan askerlere kızar. Komutanım o askerlerin kabahati değil benim
kabahatim der. Zamanında soyadım kaba diye nüfus cüzdanımdan
A harfini silip yerine E harfini yazarak soyadımı (Ateş)
yaptım deyince komutan bunu nasıl yaptınız bu işin suç olduğunu bilmediniz mi?
der.
Bilmedim
komutanım der. “Nüfus müdürlüğüne git vukuatlı nüfus kayıt örneği getir” der.
Ali nüfus müdürlüğüne gider. Aldığı evrakı şubeye verir şubeden aldığı belge
ile 2004 yılının Şubat ayında Bağ-Kur’dan emekli olur. Geçmişten günümüze
kadar dilden dile söylenen unutulmaya yüz tutmuş Örf ve adetlerimizin birçoğunu
kaleme alarak yazılı belge haline getirerek yaşatılmasına vesile olmuştur. Âşık
Ali Şiir ve makaleler yazmaya devam etmektedir. Ve gelecek nesillerden de
kültürümüze örf ve adetlerimize sahip çıkarak Eserlerinin daim olarak yaşatılmasını
ve ilçemiz adına yapmış olduğu emeklerinden dolayı kendisine Teşekkür ediyorum.
4.Tane web sayfası
vardır:
1. http://www.atasali.com/ Genel
kültür Şiir Makale
2. http://atasali.blogspot.com.tr/
Genel kültür resim
3. http://cerithaber.blogspot.com.tr/
Genel kültür
4. http://atasaalisirler.blogspot.com.tr/ Seçme
Şiirler
Çağlayancerit’i dünyaya
tanıtır. İlçede günlük
Haberleri ve binlerce şiirini yazdığı makaleleri Cerit
resimlerini web sayfalarından yayınlar. 2011 yılından İtibaren şiirlerini ve makalelerini
Kitaplaştırmaya başlar. Bu gün itibarı ile Toplam 7 şiir kitabı
vardır. Ayrıca Çağlayancerit ile ilgili genel kültüre dayalı kitabının
çalışmalarını bitirdiğini. Baskıya hazır olduğunu ileriki yıllarda çıkacağını
söylemektedir.1967/2018 yılları arasında yazdığı tüm şiirlerini
kitaplaştırdığını. Bu konuda çok mutlu olduğunu söyler. Yayınlanan kitaplarının
listesi şöyle:
Şairin Yazdığı Kitaplar
1. (Çağlayancerit) isimli şiir kitabı
Ekim 2011 yılında (144) sayfa olarak Ukde yayınlarından çıktı.
2. (Anlatamadım) isimli şiir kitabı
Ekim 2012 yılında (144) sayfa olarak Ukde yayınlarından çıktı.
3. (İnanmadılar) isimli şiir kitabı
Mayıs 2014 yılında (208) sayfa olarak Ukde yayınlarından çıktı.
4. (Dinlemediler) isimli şiir kitabı Aralık
2015 yılında (224) sayfa olarak Ukde yayınlarından çıktı.
5. (Düşünüyorum) isimli şiir kitabı
Aralık 2016 yılında (224) sayfa olarak Ukde yayınlarından çıktı.
6. (Umudu Kestim) isimli şiir kitabı
Ekim 2017 yılında (224) sayfa olarak Ukde yayınlarından çıktı.
7. (Küstüm Ben) İsimli Şiir kitabı
Kasım 2018 yılında (224) sayfa olarak Ukde yayınlarından çıktı.
8. (Yaranamadım) isimli şiir
kitabı baskıya hazır. 2019 yılının son aylarında Ukde yayınlarından 224 sayfa
olarak çıkacak. Bundan sonra şiir yazacak mısınız? Sorumuza sağlığım el verdiği
müddetçe yazmaya devam edeceğim cevabını verdi.
9. Çağlayancerit
ile ilgili genel kültüre dayalı kitabının çalışmalarını bitirdiği önümüzdeki
yıllarda (250) sayfa olarak yine Ukde yayınlarından yayımlanacağını söyledi.
Âşık Ali 5 çocuk babası, 2 torunu evli 16 torun
sahibidir. (torunlarından 1 torun sahibi) Şair’imiz İlçede ikamet
eder. Şiir ve makaleler yazmaya devam etmektedir. İlçemizin medarı iftiharı
olan bu büyüğümüze daha nice kitaplar yazmasını ve uzun ömürler diliyorum.
-----------------------------------------
Çağlayancerit İlçe Nüfus Müdürü
Vali Mehmet KEKİL. Çağlayancerit İlçe Nüfus Müdürü
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder