TAKDİM
Kahramanmaraş
edebiyat dünyamız için zengin bir bölgedir. Özellikle şiir dünyamız. Her bir
mahallesinden mutlaka bir veya birkaç âşık ve modern şiir ustaları çıkmıştır.
Düz yazıda da öyle. Şehirler içerisinde (İstanbul ve Ankara istisna!) iddialı
olacak ama en çok dergi çıkaran bir ilimizdir. Özellikle “Yedi Güzel
Adam” TV dizisiyle de bu konuda dikkatleri üzerinde toplamıştı. Cahit
Zarifoğlu’ndan, Erdem Beyazıt’a kadar uzun süre yayını için mücadele edilen
“Mavera” dergisinin tarihi de bunun kısa ama özlü belgesidir. Nice şair ve
yazarların ürettikleri yazılar sadece ve sadece Kahramanmaraş dergi ve
gazetelerinde değil İstanbul dergileri başta olmak üzere her yerde yayınlanan
dergi ve gazetelerde yer bulmuştur.
Kahramanmaraş’ta sadece Türk âşık ve şairleri değil aynı zamanda yirmiye
yakın Ermeni âşıkları da yetişmiştir. Bunların isimlerini ve bazı Değerlendirmelerimizi Kahramanmaraş Sütçü İmam
Üniversitesi’nde görev yaparken Alkış dergisinde yayınlamıştık. Tekrara
düşmemek üzere yeniden bu konuyu ele almıyoruz! Kahramanmaraşlı bu
edebiyatçılarımız Kayseri’de yakinen takip edilmekte, sanat gecelerinde gidip
gelmeler olmaktadır.
Nitekim 1982
yılında KASD (Kayseri Sanatçılar Derneği) Başkanı iken yıllardır İstanbul’un
başını çektiği “Edebiyat Ödülleri”nin ilkini biz Kayseri’de gerçekleştirmiş,
birincisinde maalesef genç ve en verimli çağında vefat eden Şevket Bulut’a
hikaye dalında; 1983 yılında da ikincisinde Abdurrahim Karakoç’a şiir dalında
ödül vermiştik. Türkiye’de bu ödüller geniş yankı uyandırmıştı.
Hatta: Ne
oluyor, edebiyat dünyasının yönetimi Kayseri’ yemi gidiyor, lâfları edilmeye
başlanmıştı! Kahramanmaraş edebiyat âlemindeki şairler için değerli dost
Ramazan Avcı’nın Valiliğin sponsorluğunda hazırladığı “Kahramanmaraşlı Şairler
Antolojisi, Kahramanmaraş 2012”
ile gerçekten bir emek mahsulü olan Cemil Çiftçi’nin “Maraşlı Şairler,
Yazarlar, Âlimler, İstanbul 2000”
adlı çalışmalarını ilgi duyanlar için hatırlatmak isterim. Hele değerli
dostlarım Yaşar Alpaslan ile Serdar Yakar’ın “Ukde” yayınları arasında
çıkardıkları Kahramanmaraşlı âşıklarımızın hayat ve şiirlerini ele alan eserler
de Kahramanmaraş ve Türk kültürü açısından çok önemli çalışmalardandır.
Bilinmesinde yarar görüyoruz. Şimdilerde elimizde yine Kahramanmaraşlı değerli
bir âşığımızın kitabı vardır: Âşık Ali Ataş ve eseri Yaranamadım, Kitabının
hazırlanmasında Araştırmacı yazar Serdar Yakar’ın büyük destekleri olduğu belli
oluyor. Ve önsözde bir vefa olarak bu hizmet değerlendirilmiştir. Aşığımızla
aynı yaştayız.(1948) Kahramanmaraş’ta görevde iken tanışmıştık. Kendisi
Kahramanmaraş’ın Çağlayancerit köyünde doğmuştur. Babası Cerit Oymağı
Dabanlı aşiretinden Ataş Veli, annesi ise Kızıllı Aşiretinden Karabekir’in
torunudur. Aşık Ali’nin tahsili ilkokuldur. İlkokul yıllarında köy imamından
dini dersler almıştır. Bir taraftan değişik işlerde çalışarak hayatta tutunmaya
çalışmış ve bir taraftan da babasının kırdığı sazın yenisini alarak gurbet,
gurbet gezmeye başlamıştır. Sonra annesinin ısrarıyla köyüne döner bir taraftan
radyo tamirciliği ile geçinirken bir taraftan da şiirlerini söylemeye çalışır.
Anlatamadım şiiri onun hayat özetidir. Uzun olan şiirinden seçtiğimiz bir bent
şöyledir:
---------------------------------------
Gaflet uykusuna yatan yatana
Gerçekleri halka anlatamadım
Durumlar sıkıntı veriyor bana
Ben
beni Cerit’e anlatamadım
----------------------------------------
Şiirlerinde bir taraftan bireysel
duygularını, hayat hikâyesini ve aldığı hayat derslerini sade bir dille
anlatırken, zaman, zaman da kendi yöresinin, Çağlayancerit’in kültürel
özelliğinden de Yararlanarak
koşmalarına konu edinir. Mesela “Maraş tarhanası”nın yeri gelmedi mi? İşte
ozanın “Tarhana” üzerine yazdığı şiirden iki kuble:
--------------------------------------
ÇAĞLAYANCERT
Öksüz
dağlarında uçar feriği,
Kekliğin diyarı Çağlayancerit,
Bir
başkadır tarhanası firiği,
Tarhana diyarı Çağlayancerit?
--------------
Biçiyoruz buğday ile arpasın,
Burada silersin gönlüyün pasın,
Cerit’te bulursun cevizin hasın,
Ceviziyle ünlü Çağlayancerit?
-----------------------------------------
Değerli
gözlemleri var. Şiirleri Çağlayancerit’in bir gözlemcisi güçlü bir kelime
hazinesine sahiptir ama meramını anlatmada kullandığı dilde doğrusu yabana
atılamaz. Dilinin akıcılığı ve anlatımının sadeliği de onun ayrı
özelliğidir. Şu şiir onun İlçe Halk’ından şikâyetini
anlatıyor:
-------------------------------------
-------------------------------------
Sonun düşünmeden kırıp
döktüler,
Ben bu insanlara yaranamadım.
Doğru dedim sen yalansın
dediler,
Ben bu insanlara yaranamadım.
Kadir Özdamarlar
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder